-BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM-
ELHAMDÜLİLLAHİ RABBİL ALEMİN, VESSALATU VESSELAMU ALA RASULİNE MUHAMMEDİN VE ALA ALİHİ VE ESHABİHİ ECMAİN..
Bizleri yaratan, yaşatan, İslamiyet'le şereflendiren, merhametlilerin en merhametllisi ve âlemlerin Rabbi olan yüce Allah'a hamdolsun. Alemlere rahmet olarak gönderilen Allah'ın sevgili kulu, evliyanın güneşi, asfiyanın dolunayı, enbiyanın serveri Hz. Muhammed Mustafa'ya (S.A.V) salât selam olsun.. ''Selamün Aleyküm Ve Rahmetullah'u Berekatühû''
>>>Selam Vermek Sünnet, Almak İse Farzdır''<<<
>>>Selam Vermek Sünnet, Almak İse Farzdır''<<<
ELHAMDÜLİLLAHİ RABBİL ALEMİN, VESSALATU VESSELAMU ALA RASULİNE MUHAMMEDİN VE ALA ALİHİ VE ESHABİHİ ECMAİN..
Hz. Peygamber'in (s.a.v) Ehl-i Beyt'i Kimlerdir ?
(EHLİBEYT NEDİR)
Günümüzde Ehl-i beyt kavramı genel olarak, Hz. Peygamberin [s.a.v] torunları Hz. Hasan [r.a] ve Hz. Hüseyin [r.a] soyundan gelenlere (Ehlibeyt) denir...(EHLİBEYT NEDİR)
Seyyid Ne Demektir ?
Seyyid, ''efendi,bey,ileri gelen,reis'' anlamlarına gelmektedir.
Hz. Peygamberin [s.a.v] torunu Hz. Hüseyin [r.a] yoluyla nesebi Hz. Resûlullah'a [s.a.v] ulaşan kimseleri ifade eden bir unvan, bir sıfattır. Resulullah [s.a.v] bir defasında ;
''Hasan ve Hüseyin [r.a] cennet ehlinin gençlerinin iki seyyididirler'' buyurmuştur. ve
''Fatıma [r.anha], cennetteki kadınların seyyidesidir'' buyurmuştur.
Ebû Bekir [r.a] ve Hz. Ömer [r.a] için de, ''Cennet ehlinin nebi ve resûller hariç iki yaşlı seyyididirler'' buyurmuştur.
Şerif Ne Demektir ?
İslâm'a göre şerif, muttaki olan, Allah'tan korkup haramlardan sakınan, Allah'ın Emirlerini yerine getiren kimselerdi. Nitekim Cenâb-ı Mevlâ,''Şüphesiz ki Allah katında en şerefliniz, O'ndan en çok korkanınızdır'' buyurmaktadır.Hz. Hasan'ın [r.a] soyundan gelenlere (Şerif) denmektedir..
Tarihte Seyyid ve Şerif
Başlangıçta Hz. Hasan [r.a] ve Hz. Hüseyin'in [r.a] her ikisi ve onların çocukları için Seyyid ifadelesi kullanılmaktaydı. Ancak Abbâsiler'den itibaren Hz. Hüseyin'in [r.a] soyundan gelenlere ''Seyyid'', Hz. Hasan'ın [r.a] soyundan gelenlere de ''Şerif'' denilmeye başlandı. Kız çucuklarına da ''Seyyide'' ve ''Şerife'' dendi. Ayrıca Hz. Hasan'ın [r.a] soyundan gelenlere ''Haseni'', Hz. Hüseyin'in [r.a] soyundan gelenlere de ''Hüseyni'' denildi.Hz. Peygamber'in Gerçek Vârisleri
Ehl-i beyt'in ilmiyle amel eden âlimleri, Hz. Pegamberin [s.a.v], nurlu nazarlarıyla Ehl-i beyt'ini yüksek hallere ulaştırdı. Bu nazarlardan ve bereketten en büyük payı hiç kuşkusuz onlar aldı. Ehl-i beyt'in gerçek vârisleri de bu nazar ve nuru Hz Peygamber'den [s.a.v] miras aldılar. Allah'ın cemalini ve en büyük âyetlerini gören Hz. Peygamber [s.a.v] onlara nazar ettikçe, Ehl-i beyt'in kalpleri açılmış, imanları kuvvetlenmiş, yakînleri artmış, vesvese kesilmiş, gönülleri sevgiye dolmuştur. Onlar hem Hz. Peygamberin [s.a.v] ilim kaynağından istifade etmiş, hem de risalet evinde büyümüş kimselerdir. Resûlullah Efendimiz [s.a.v] onlara hem hal hem de dil lisanıyla sohbet etmiştir. Böylece Ehl-i beyt, İslâm semasının parlak yıldızları ve ışık saçan güneşleri haline gelmiştir. ''Ey Ehl-i beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor''. ve birde ''Şüphesiz ki Allah katında en şerefliniz ve en üstün olanınız, en takvalı olanınızdır''.Hz. Peygamber'in İki Emaneti
Hz. Peygamber [s.a.v] ümmetinin hidayet ve istikametini dikkate alarak onlara iki emanet bırakmış ve bunlara sımsıkı sarılmamızı emir buyurmuştur. Zeyd bin Erkam'ın [r.a] anlattığına göre Allah Resûlü [s.a.v], Mekke ile Medine arasından Hummen denilen suyun başında bir hutbe verdi. Allah'a hamd, senâ ve zikirden sonra şöyle buyurdu:''Ey insanlar! Dikkat ediniz; ben de bir beşerim. Rabbim'in ölüm elçisinin gelmesi ve benim ona icabet edip aranızdan gitmem yakındır. Sizlere hukuku ağır iki kıymetli emanet bırakıyorum. Birincisi insanı doğruya götüren bir rehber ve nur olan Allah'ın Kitabı Kur'an'dır. Ona yapışın ve sımsıkı sarılın!'' Sonra ise sözüne şöyle devam etti:
''İkinci emanetim ise Ehl-i beytim'dir. Ehl-i beytim'e saygılı davranın! Ehl-i beytim hakkında Allah'tan korkmanızı hatırlatırım. Ehl-i beytim hakkında Allah'tan korkmanızı hatırlatırım. Ehl-i beytim hakkında Allah'tan korkmanızı hatırlatırım.'' Bu hadis-i şerifte Ehl-i beyt'in hukukuna dikkat edilmesi üç kere tekrarlanmış ve Kur'ân-ı Kerim gibi onların da kıyamete dek baki kalıcağına işaret edilmiştir.
Hz. Peygamber'in Emanetine Sahip Çıkmak
Bizler, Hz. Peygamber'i [s.a.v] dünya gözüyle göremedik. Ancak onun Ehl-i beyt'ini görmemiz mümkündür. Bugün dünyanın birçok yerinde Ehl-i beyt mevcuttur. Resûlullah'ın [s.a.v] Ehl-i beyt'ini emanet bırakması biz ümmeti için büyük bir şereftir. Bu sebeple bizlere emanet bırakılan Ehl-i beyt'e her husuta yardımcı olmamız ve onları cânı gönülden sevmemiz gerekir. Kendi akraba ve yakınlarımıza yardım ettiğimizden daha fazla onlara yardım etmeliyiz. Nitekim Hz. Peygamber [s.a.v] bu hususa işaret ederek şöyle buyurmuştur: ''Sizin en hayırlınız, benden sonra Ehl-i beytim'e karşı en hayırlı olanınızdır.'' Ehl-i beyt'ten birine iyilik yapan kimse, bunun karşılığını kıyamet gününde görecektir. Nitekim Hz. Resûlullah [s.a.v] şöyle buyurmuştur:''Kıyamet gününde benim kendisine şefaat etmemi isteyen bir kimse, Ehl-i beytim'le alakasını kesmesin ve onları sevindirsin'' İbn Ömer'den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber'in [s.a.v] son söylediği söz şu idi ; ''Ehl-i beytim'e sahip çıkınız.''..Sonsuz Sevap
Anlatıldığına göre Abdullah b. Mübârek [k.s] hacca gitmeye niyetlenmiş ve kendine yetecek kadar nafakasını da hazırlamıştı. Tam yola çıkacakken bir kadının, ölü bir tavuğu yolup pişirmeye hazırlandığını gördü. Kadının yanına varıp neden böyle yaptığını sordu. Kadın, uzak durmasını ve kendisine bir şey sormamasını istedi. Ancak Abdullah ısrarlı bir şekilde sorunca, kadın durumunu anlatmaya başladı:- Ben Hz. Peygamber'in [s.a.v] soyundan gelmeme rağmen kimsesiz, yoksul bir kadınım. Üç günden beri, açlıktan kıvranıp ağlayan çocuklarım var. Leş de olsa bu tavuğu yememiz zaruretten dolayı bize helâldir.
Olayın bundan sonrasını Abdulah b. Mübârek [k.s] şöyle anlatıyor:
''Hemen kemerimi çözdüm. İçindeki yol harçlığımı çıkarıp o kadına verdim ve,
- Bunlar açken ben hacca mı gideceğim, dedim ve oradan ayrıldım. Tabi hacca gitmedim Hacılar döndüklerinde, halk gelip beni tebrik ettiler. Ben,
- Neler oluyor? Ben memleketimden ayrılmadım, diyerek şaşkınlığımı dile getirdim. O gece Hz. Resûlullah'ı [s.a.v] rüyamda gördüm. Bana şöyle dedi:
''Sen paraları o kadına verip kendisinin ve öksüz çocuklarının sıkıntısını giderdiğin için Allah Teâlâ senin kılığında bir meleği (hacca) gönderdi ve senin namına haccettirdi. Kıyamete kadar bu böyle sürüp gidecek ve sevabı da sana yazılacak.''
Ehl-i Beyt'e Karşı Tavır Almak
''Ehl-i beytim'i sevmeyenin kalbine iman girmez.''Sizin en hayırlınız, benden sonra Ehl-i Beytime karşı en hayırlı davranan kimselerdir
Hiçbir müminin Ehl-i beyt'e karşı tavır alması doğru değildir. Nitekim Hz. Peygamber [s.a.v] Ehl-i beyt'e karşı tavır sergileyenler hususunda şöyle buyurmuştur: ''Allah'a yemin ederim ki, bana ve Ehl-i beytim'e buğzeden ve bizi kızdıran kimse, muhakkak cehenneme girer'' Açıkça görüldüğü gibi Ehl-i beyt'i üzen Hz. Fâtıma'yı [r.anha] üzmüş, Hz. Fâtıma'yı üzen ise Resûlullâh'ı [s.a.v] üzmüş sayılır. Resûlullâh'ı [s.a.v] üzen de Allah'ın [c.c] hiç hoşnut olmıyacağı bir tavır sergilemiştir. Bu durum Ehl-i beyt ailesinin tamamı için geçerlidir. Oysa biz, Ehl-i beyt'i sevmekle emredilmişiz. Bu hem dünyamız hem de ahiretimiz için bir lütuftur..
Kod:
KAYNAKLAR
1 : (Tirmizi, Menakıb,31;Taberani,el-Mu'cemül-Kebir,nr.2598)
2 : (Buhari, Fezailü'l-Ashab, 29; Menakıb, 25,)
3 : (İbn Mace, Muhaddime, 11.)
4 - 6 : (Hucurât 49/13)
5 : (Ahzâb 33/33)
7 - 8 : (Müslim, Fezâilü's-Sahâbe, 4 (nr. 2408)
9 : (Hâkim, el-Müstedrek, 3/311; Ebû Ya'lâ, Müsned, nr. 5924.)
10 : (Heysemî, Mecmau'z Zevaid, 9/258)
11 : (Mûslim, Fezâilü's Sahabe, 16,37.)
12 : (Ebû Bekir el-Hadramî, Reşefetü's-Sadi, s. 255.)
13 : (Tirmizî, Menâkıb, 29.)
14 : (Hâkim. Müstedrek, III, 311; Ebû Yalâ, Müsned, No:5924)
15 : (Hâkim el Müstedrek, 3/150; İbn Hibbân, es-Sahih, nr. 6978.)
Not: Bunların hepsini bir kitaptan naklederek size paylaştım, sadece bir Hadis-i Şerif alıntı yaptım o Hadis'te çok hoşuma gittiği için diğerlerinin hepsi kendi emeğimle yazılmıştır..
Vesselam..
Vesselam..