365 Gün Mustafa Kemal ATATÜRK

Lowindy

Kıdemli Üye
24 Eyl 2016
2,547
14
05122015.jpg


06.12.1935

Kadınların seçme ve seçilme hakkı genişletiliyor


5 Aralık 1934 günü, Başbakan İsmet İnönü ve 191 milletvekili tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne, Anayasa’da ve Seçim Kanunu’nda değişiklik yapılması yönünde bir teklif sunuldu. Söz konusu teklif, Türk vatandaşı olan her kadına 22 yaşında milletvekili seçme, 30 yaşında da milletvekili seçilme hakkının verilmesini öngörüyordu. 317 üyeli Meclis’te, oylamaya katılan 258 üyenin tamamı kanunun kabulü yönünde oy kullanınca, Türkiye’de, birçok Batı ülkesinden çok daha önce kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmış oldu. Bu gelişmeden büyük memnuniyet duyan Atatürk, bu konuda şunları söyledi: Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir... Siyasi hayatta belediye seçimlerinde tecrübesini yapan Türk kadını, bu sefer de mebus seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin bir çoğunda kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu selahiyet ve liyakatla kullanacaktır. Bu gelişmelerin ardından Türk kadını, ilk kez 8 Şubat 1935 tarihinde genel seçimlere katılarak, Meclis’e 18 milletvekili sokmayı başardı.
 

HACKERTHT

Yaşayan Forum Efsanesi
5 Kas 2006
10,700
458
'
Türkiye’de, birçok Batı ülkesinden çok daha önce kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmış oldu.
 

Lowindy

Kıdemli Üye
24 Eyl 2016
2,547
14
07122015.jpg


07.12.1932

“Bir Millet Uyanıyor” filmi gösterime girdi


Tamamı sesli ilk Türk filmi olması ve Kurtuluş Savaşı’nı konu alması nedeniyle Türk sinema tarihinde özel yeri olan Bir Millet Uyanıyor, 7 Aralık 1932 günü gösterime girdi. Muhsin Ertuğrul’un yönettiği, İpek Film’in yapımcılığını üstlendiği filmde Atıf Kaptan, Ferdi Tayfur, Mahmut Morali, Hadi Ün, Hazım Körmükçü, Sait Köknar, Ercüment Behzat Lav ve Dârülbedayi oyuncuları rol aldı. Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu’nun yazdığı senaryo, vatan haini Said Molla ve yandaşlarına karşı mücadele eden Kuvayı Milliyeci Yüzbaşı Davut ile emir eri Tilki’nin kahramanlık öyküsü üzerine kuruluydu. İzmir’in düşmandan geri alınmasının anlatıldığı filmin unutulmayan sahnelerinden biri de, Atıf Terzioğlu’nun canlandırdığı Yahya Kaptan’ın çeşmeden su içerken kendisini esir edenlerce öldürülmesiydi. Bu rolle ünlenen Terzioğlu, daha sonra soyadını Kaptan olarak değiştirdi. Filmi sesli olarak çekmek için Atatürk’ten izin istenildiğinde, ayrıca beş sene önce Meclis’te okuduğu Nutuk’tan kısa bir bölümü, filmin finali için yeniden okuması da istirham edildi. Bu teklifi kabul eden Atatürk, Çankaya Köşkü’nde özel olarak hazırlanan salonda, siyah fon önüne kurulu kürsüden Nutuk’un kısa bir bölümünü yeniden okudu.
 

Lowindy

Kıdemli Üye
24 Eyl 2016
2,547
14
08122015.jpg


08.12.2000

Ünlü Alman piyanistle müzik üzerine bir sohbet



20. yüzyılın en iyi piyanistlerinden biri kabul edilen Alman müzisyen Wilhelm Kempff, ilk kez 1927 yılında geldiği Ankara’da Mustafa Kemal Paşa’nın huzurunda bir konser vermiş, Mustafa Kemal de konserden sonra ünlü müzisyeni Çankaya’da akşam yemeğine davet etmişti. Wilhelm Kempff, o unutulmaz akşamı, yıllar sonra öğrencisi İdil Biret’e şöyle anlatacaktı: Yemek hayli kalabalıktı ve gece 11.00’e kadar sürdü. Misafirler kalkarken bana biraz daha kalıp kalamayacağımı sordu. Herkes gittikten sonra çalışma odasına geçtik. Kemal Paşa sohbete, Türkiye’yi çağdaşlaştırma yolunda hukuk, eğitim ve sosyal alanlarda yaptığı reformlardan bahsederek başladı. Ona göre klasik müzik, giriştiği devrim hareketinin temelini oluşturan Batı kültürünün ayrılmaz bir parçasıydı. Bu nedenle Türkiye’de de klasik müziğe, çağdaşlaşma hareketinin bir unsuru olarak geniş bir başlangıç yapmak istiyordu. Kemal Paşa bana, bu hedefe nasıl ulaşılabileceği, bu amaca hizmet edecek okul ve kuruluşların nasıl kurulabileceği konusundaki görüşlerimi sordu. Ayrıca Türkiye’de klasik müziğin temellerini atmakta yardımcı olabilecek, tavsiye edebileceğim müzisyen ve müzikologların kimler olduğunu sordu… Ona bu konudaki görüş ve önerilerimi anlattım. Ayrıca görüşlerinden yararlanması için Wilhelm Furtwangler’e danışmasını tavsiye ettim. Klasik müziği Türkiye’de sistemli bir şekilde geliştirmek için, bir organizasyon planı yapmak üzere kendisini Türkiye’ye davet edebileceğini belirttim. Sohbetimiz sabahın 4.00’ünde, ben ayrılıncaya kadar devam etti. Atatürk büyük adamdı!..
 

Lowindy

Kıdemli Üye
24 Eyl 2016
2,547
14
09122015.jpg


09.12.1922

Avusturyalı besteciden bir armağan


Kurtuluş Savaşı’nda elde edilen başarı sadece emperyalist dünyanın boyunduruğu altındaki toplumlar için değil, I. Dünya Savaşı’nın tüm olumsuzluklarını yaşamış ve galip devletlerin baskısını altında ezilmiş Avrupa halkları için de umut vaat eden bir ilham kaynağıydı. Viyana’dan Leopoldine König adlı genç bir müzik öğretmeninden gelen 9 Aralık 1922 tarihli aşağıdaki mektup, Avrupalıların Kurtuluş Savaşı’na duyduğu ilginin bir örneğiydi. Üstelik bu mektuba, Atatürk için yazılıp bestelenmiş bir marş da eklenmişti. Viyana, 9 Aralık 1922 Türk Milletinin Şanlı Kurtarıcısına, Bendeniz Büyük Savaş’ın dehşetlerini yaşamış bir subay kızıyım. Bütün dünyanın düşman kesildiği biz Avusturyalılar, uçurumun kenarında bulunuyoruz. Mutsuz ülkemiz daha uzun süre, iyi zamanları beklemek zorunda kalacaktır. Buna karşılık Türkiye, yeniden doğuşunun borçlu bulunduğu bir insana sahip olmak mutluluğunu elde etmiştir. Güçlü elinizle yaratılan bu şanlı kurtuluş, adaleti seven herkesi içten sevinçlere kavuşturmuştur. Bendeniz de yüksek yönetiminiz altında Türk milletinin kazandığı bu şanlı zafer hakkındaki sevinç ve duygularımı, bestelediğim marşı Ekselanslarına sunarak dile getirmek istiyorum. Ekselanslarınızın bu marşı zevkle dinlemesi benim için en büyük onurdur. Büyük bir bağlılıkla, bir imzanızın bağışlanmasını rica ederim. En içten saygılarımla, Leopoldine König Mustafa Kemal, bu mektubu 29 Aralık’ta yanıtlayarak, besteciye teşekkür ve kurtuluş temennilerini iletmiştir.
 

Lowindy

Kıdemli Üye
24 Eyl 2016
2,547
14
10122015.jpg


10.12.1935

Zonguldak Antrasit Fabrikası açıldı


Atatürk’ün kurduğu 15 fabrikadan biri olarak gösterilen Zonguldak Antrasit Fabrikası, 10 Aralık 1935’te hizmete girdi. Zonguldak’tan çıkarılan kömür cevherini işleyecek olan tesis, Cumhuriyetin birinci beş yıllık sanayi programının bir parçasını oluşturuyordu. Bölgedeki ilk kömür işleme tesisi olan fabrika İş Bankası tarafından kurulmuştu. Ekonomi Bakanı Celal Bayar, fabrikanın açılışında yaptığı konuşmada “bir senede 6 bin ton kömür çıkarılacağını” müjdeliyor ve bölgede düşünülen yeni yatırımlar hakkında şu bilgiyi veriyordu: Zonguldak’a yaptığım bu ziyarette Zonguldak kömürlerinden kok ****lürjik yapılmasının mümkün olduğu hakkında teminat aldım. İleride yapacağımız demir sanayi için bunun ehemmiyeti büyüktür. Demir-çelik sanayi Karabük’te kurulacaktır. Planları hazırlanıyor. Gerçekten de Celal Bayar’ın müjdesini verdiği Karabük Demir-Çelik Fabrikası’nın temelleri 3 Nisan 1937’de atılacak ve böylece Türkiye, en önemli ağır sanayi tesislerinden birine kavuşacaktı.
 

Lowindy

Kıdemli Üye
24 Eyl 2016
2,547
14
11122015.jpg


11.12.1931

Bulgar Operet Topluluğu Türkiye’de


Türk-Bulgar ilişkilerini kuvvetlendirmek amacıyla önce 1921’de Sofya’da Bulgar-Türk Cemiyeti, daha sonra 1931’de Ankara’da Türk-Bulgar Cemiyeti kurulmuştu. İki ülke arasındaki kültürel işbirliği çerçevesinde, 1931 Kasım’ında Sofya Cooperatif Tiyatrosu, İstanbul ve Ankara’da temsiller vermek üzere Türkiye’ye geldi. Tiyatronun komedi oyunlarının sadece İstanbul’da, Theatre Français salonundaki temsil sayısı 25’ti. Her temsilde salon ağzına kadar doluyor, halk komik sahnelerde Türkçe oynayan sanatçılar Asen Ruskov, Tinka Kraeva ve İvan Stanve’yi uzun uzun alkışlıyordu. Ankaralılar da topluluğu aynı ilgiyle karşıladılar. Bulgar Operet Topluluğu’nun 11 Aralık 1931’de Ankara Halkevi’nde sergilediği temsili izleyenler arasında Mustafa Kemal de vardı. Topluluğun baş kadın oyuncusu Mimi Balkanska, Ankara’daki turnelerini şöyle anlatıyor: Ankara’da oynadığımız tiyatro çok güzeldi. Beyaz mermerden inşa edilmişti ve en modern teknik araç gereçle donatılmıştı... Altı temsil verdik. Bütün yerlerin parası Kemal Paşa tarafından ödenmişti. Her akşam yalnız başına orta büyük locada yerini alır, maiyetindekiler ve diğer ülkelerin diplomatik temsilcileri yakın localara yerleşirlerdi. Parterin kapıları herkese bedava açıktı... Bir gece, temsil bittikten sonra Atatürk’ün locasına davet edildik. Orada Cumhurbaşkanı bize temsilden duyduğu mutluluğu beyan etti, biz de içten teşekkürlerimizi sunduk.
 

Lowindy

Kıdemli Üye
24 Eyl 2016
2,547
14
12122015.jpg


12.12.1914

Mesudiye zırhlısı battı


Sultan Abdülaziz döneminde başlatılan donanma seferberliği ile Osmanlı Donanması’na katılmış ve padişahın göz bebeği olmuş Mesudiye zırhlısı, 13 Aralık 1914 günü bir İngiliz denizaltısı tarafından Çanakkale’de batırıldı. Bu emektar gemi, 1887 Osmanlı-Rus, 1897 Osmanlı-Yunan ve 1912 Balkan Savaşlarında başarıyla görev yapmış ve Çanakkale Deniz Savaşlarında boğaza girmek isteyen düşman gemilerine karşı sabit batarya olarak kullanılmıştı. Mesudiye, bu sırada en önemli silahı olan, iki adet 24 cm’lik toptan mahrumdu. Bu toplar 1913’te tamir edilmek üzere İngiltere’ye gönderilmiş, fakat savaşın başlamasıyla geri getirilememişti. Bu topların yokluğunu gizlemek amacıyla tahta namluların yaptırılarak yerine yerleştirildiği, çeşitli eserlerde dile getirilmiştir. İngiliz denizaltısı, 13 Aralık 1914 günü Boğaz’a girdi ve mayın hatlarından geçerek saat 12’de Mesudiye zırhlısının yakınına geldi. Bu sırada, mürettebat toplu olarak geminin alt kısmında yemekte bulunuyordu. Denizaltı, Mesudiye’yi saat 11:58’de yaklaşık 800 metre mesafeden torpilledi. Mesudiye gemisi düşman denizaltısının göründüğü noktaya doğru ateş etmeye başladıysa da, denizaltıdan atılan ikinci torpil emektar geminin sulara gömülmesine neden oldu. Olayda gemideki 598 kişilik mürettebattan 10 subay ve 25 er şehit oldu.
 

Lowindy

Kıdemli Üye
24 Eyl 2016
2,547
14
12122015.jpg


13.12.1914

Mesudiye zırhlısı battı


Sultan Abdülaziz döneminde başlatılan donanma seferberliği ile Osmanlı Donanması’na katılmış ve padişahın göz bebeği olmuş Mesudiye zırhlısı, 13 Aralık 1914 günü bir İngiliz denizaltısı tarafından Çanakkale’de batırıldı. Bu emektar gemi, 1887 Osmanlı-Rus, 1897 Osmanlı-Yunan ve 1912 Balkan Savaşlarında başarıyla görev yapmış ve Çanakkale Deniz Savaşlarında boğaza girmek isteyen düşman gemilerine karşı sabit batarya olarak kullanılmıştı. Mesudiye, bu sırada en önemli silahı olan, iki adet 24 cm’lik toptan mahrumdu. Bu toplar 1913’te tamir edilmek üzere İngiltere’ye gönderilmiş, fakat savaşın başlamasıyla geri getirilememişti. Bu topların yokluğunu gizlemek amacıyla tahta namluların yaptırılarak yerine yerleştirildiği, çeşitli eserlerde dile getirilmiştir. İngiliz denizaltısı, 13 Aralık 1914 günü Boğaz’a girdi ve mayın hatlarından geçerek saat 12’de Mesudiye zırhlısının yakınına geldi. Bu sırada, mürettebat toplu olarak geminin alt kısmında yemekte bulunuyordu. Denizaltı, Mesudiye’yi saat 11:58’de yaklaşık 800 metre mesafeden torpilledi. Mesudiye gemisi düşman denizaltısının göründüğü noktaya doğru ateş etmeye başladıysa da, denizaltıdan atılan ikinci torpil emektar geminin sulara gömülmesine neden oldu. Olayda gemideki 598 kişilik mürettebattan 10 subay ve 25 er şehit oldu.
 

Lowindy

Kıdemli Üye
24 Eyl 2016
2,547
14
14122015.jpg


14.12.1919

Demirci Mehmet Efe’nin Atatürk’e bağlılık telgrafı


Milli Mücadele’nin ilk döneminde Aydın ve Ödemiş havalisinde yürüttüğü çetecilik faaliyetleriyle ünlenen Demirci Mehmet Efe, 14 Aralık 1919’da gönderdiği bir telgrafla Mustafa Kemal Paşa’ya bağlılığını bildirdi: Bu cephe ile ilgili her türlü emirlerinizi tereddütsüz yaptıracağımı arz ve temin ile bence çok kıymetli olan yardımlarınızın devamını rica eylerim. Baba mesleğinden dolayı Demirci lakabıyla anılan Mehmet Efe, 1883 yılında Pirlibey, Nazilli’de doğdu. Askerliğini İzmir’de demirci olarak yaparken Ermeni bir yüzbaşıdan yediği dayak yüzünden firar ederek köyüne döndü. Burada rahat durmadığı için Çakırcalı Mehmet Efe tarafından Ödemiş’in Fata köyüne imam olarak gönderildi. Çakırcalı’nın ölümü üzerine Yanık Ali Efe’nin çetesine katıldı ve gözüpekliği ile kısa zamanda nam saldı. İzmir’in işgalinden sonra 200 kişilik çetesiyle resmen Kuvayı Milliye’ye katıldı. Kısa zamanda Aydın cephesi komutanı olan Mehmet Efe, düşmana yapılan baskınlarda büyük rol oynadı. 22 Haziran 1920’de başlayan genel Yunan saldırısı üzerine Eğridir dolaylarındaki dağlara çekilerek mücadelesine orada devam etti. Ancak TBMM Hükümeti’nin, Kuvayı Milliye mensuplarının düzenli orduya katılması yönündeki kararını, Çerkes Ethem’in telkinleriyle dikkate almadı. Bunun üzerine Albay Refet Bey (Bele) komutasındaki süvari birliklerinin 11 Aralık’ta başlattıkları harekât ile çetesi dağıtıldı. Demirci Efe de 30 Aralık 1920 tarihinde teslim oldu. Bundan sonra Karacasu-Dualar köyüne yerleştirilen Demirci Mehmet Efe, 1961 yılında Aydın’da öldü.
 

Lowindy

Kıdemli Üye
24 Eyl 2016
2,547
14
15122015.jpg


15.12.1917

Mustafa Kemal, geleceğin padişahı ile Almanya’da


Alman İmparatoru II. Willhelm, 1917 Ekim’inde Sultan Mehmed Reşad’ın davetlisi olarak İstanbul’a geldiğinde, ziyaretin iadesi mahiyetinde padişahı da Almanya’ya davet etmişti. Fakat o sırada hayli rahatsız olan padişahın böyle bir geziye çıkması mümkün olmadığından, Almanya’ya Veliaht Vahdettin’in gitmesine ve Mustafa Kemal Paşa’nın da orduyu temsilen ona eşlik etmesine karar verildi. Mustafa Kemal, tahta çıkması pek uzak olmayan veliaht ile tanışmak, ona ülkenin geleceğiyle ilgili düşüncelerini açıklamak ve güvenini kazanmak gibi düşüncelerle bu daveti olumlu karşıladı. Osmanlı heyetinin gezisi 15 Aralık 1917’de başladı ve 4 Ocak 1918’de sona erdi. Mustafa Kemal, 22 gün süren seyahat boyunca Vahdettin’i savaşın gidişatı, ülke yönetimi ve alınması gerekli tedbirler gibi konularda sürekli uyarmaya çalıştı. Hatta dönüşte 5. Ordu’nun komutanlığını istemesini önerdi. Seyahat süresince Vahdettin de İstanbul’da olduğundan daha rahattı. Mustafa Kemal ile hemen her konuda çekinmeden konuştu. Böylece Mustafa Kemal de onu biraz daha yakından tanıma imkânı buldu. Bu gezi, savaşın genel gidişi ve Almanya’nın durumu konusunda da aydınlatıcı oldu. Gezide genel savaş karargâhını ve cepheleri gezen Mustafa Kemal, Alman İmparatoru II. Wilhelm ve Alman ordusunun seçkin generallerinden Hindenburg ve Ludendorf ile tanıştı. Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’a döndükten kısa bir süre sonra böbreklerinden rahatsızlanarak tedavi için Karlsbad’a gitmek zorunda kaldı. Karlsbad’da iken V. Mehmed vefat ederek yerine Vahdettin padişah oldu.

 

Lowindy

Kıdemli Üye
24 Eyl 2016
2,547
14
16122015.jpg


16.12.1917

Mustafa Kemal’e Kılıçlı Mecidi Nişanı verildi


Tuğgeneral Mustafa Kemal’e, 16 Aralık 1917’de, o güne kadarki üstün başarıları nedeniyle “Birinci Rütbeden Kılıçlı Mecidi Nişanı” verildi. Sultan Abdülmecid döneminde tasarlanan Mecidi Nişanı, 1844’ten itibaren verilmeye başlandı. Çift kılıçlı nişan, beşer şualı yedi köşeden oluşuyordu. Ortasında padişahın tuğrası yer alıyor, etrafında kırmızı mineli fon üzerinde altın ile yazılmış “Gayret, Hamiyet, Sadakat” sözleri bulunuyordu. Şua aralarında ay yıldız motifi ve nişanın asma yerinde ona bağlı kırmızı mineli bir ay yıldız yer alıyordu. Mecidi Nişanı’nın beş rütbesi vardı. Birinci rütbeden 50, ikinci rütbeden 150, üçüncü rütbeden 800, dördüncü rütbeden 3.000 ve beşinci rütbeden 6.000 adet basılmıştı. Yalnız birinci rütbeden olanın değerli taşlarla süslemesi bulunuyordu. Beşinci rütbe gümüş olup, diğerleri altındandı. Mecidi Nişanı ilmiye ve askeriye mensuplarından üstün hizmet ve başarı gösterenlere verilirdi. Birinci ve ikinci rütbelerin sahiplerine nişanları, padişahın huzurunda takılırdı.
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.